BETONLAŞMIŞ KÜÇÜK BİR KÖY      

Yiğit bu sabah iş makinelerinin sesi ile uyandı. Hemen cama koştu bir de ne görsün? Bir sürü iş makinesi daha düne kadar oynadığı çimenler, ağaçlar kesilmişti. İçinde biraz öfke ve üzüntü oluşmuştu. Çünkü yapılacak olan yeni alışveriş  merkezi için temel atılıyordu.

“BETONLAŞMIŞ KÜÇÜK BİR KÖY      “ yazısını okumaya devam et

HİÇLİĞİN AYNASI

Kendi sırrını keşfe çıktığında, dünyanın en cesaret isteyen yolculuğuna adım attığını, kimi zaman dipsiz bir kuyu gibi olduğunu ve birbirine tezat tüm duyguların aynı çıkmazda buluştuğunu anlıyor insan.

“HİÇLİĞİN AYNASI” yazısını okumaya devam et

İNSANA DAİR

İnsansın kırılabilir, gücenebilir, pek tabii çocuklar gibi uluorta ağlayabilirsin de. İnsansın ve bir kalp taşıyorsun tam şuranda. Her şeyin karşısında güçlü, tastamam durman imkânsız. İnsansın kırılmak, ağlamak, düşmek, yolunu kaybetmek, hepsi insana özgüdür.

“İNSANA DAİR” yazısını okumaya devam et

YALNIZLIĞIN SENFONİSİ

Yalnızlığın, kimsesizlik olmayan yanını seviyor oluşum, ucuz bir yakınma ya da ansızın gelişen bir durum değil. Bunun nasıl zamana yayıldığını ve ruhuma musallat olduğunu fark ettiğimde şekva etmemeyi de öğrendim.

“YALNIZLIĞIN SENFONİSİ” yazısını okumaya devam et

BEŞİNCİ MEVSİM

Sesinizin kulaklara hislerinizin gönüllere sığmadığı zamanlarda yazmak, duyguların kayıt altına alınmasıdır.

“BEŞİNCİ MEVSİM” yazısını okumaya devam et

MÜLTECİ

‘Aramızdaki temel fark ne biliyor musun? Sen insanlara baktığın zaman üniformalar, bayraklar ve din görüyorsun.’ Peki sen ne görüyorsun? İnsan, sadece insan. Seven, acı çeken, acıkan, üşüyen, korkan bir insan.’
(Seranad , Zülfü Livaneli)

“MÜLTECİ” yazısını okumaya devam et