İNSAN İZ BIRAKANDIR

Entelektüellerin Hurafeleri kitabında şöyle bir cümle geçiyordu: “İnsan bir gelenektir. Her insan bir geleneğin mensubudur. Ya eski bir geleneğe eklenir ya yeni bir ‘trend’e mensup olur ya da yeni bir geleneği başlatır.” İnsanın tüm oluşum ve kuramların özü olduğuna vurgu yapan güzel bir tespit. İhtiyarî ya da gayriihtiyarî iz bırakandır çünkü insan. Sosyal ve ahlakî normlarımız bunun bir örneği sayılabilir. Bilinç düzeyimiz, mensup olduğumuz tarafın en belirleyici unsurudur. Cinsî tabiatımızı aşağı çeken kimi trendlere mensup olmak da yukarı taşıyan bir geleneği başlatmak da irademize bağlı bir durumdur.

“İNSAN İZ BIRAKANDIR” yazısını okumaya devam et

HİÇLİĞİN AYNASI

Kendi sırrını keşfe çıktığında, dünyanın en cesaret isteyen yolculuğuna adım attığını, kimi zaman dipsiz bir kuyu gibi olduğunu ve birbirine tezat tüm duyguların aynı çıkmazda buluştuğunu anlıyor insan.

“HİÇLİĞİN AYNASI” yazısını okumaya devam et

BAŞAK VE İNSAN

Esnekliğin, uyumun, dayanıklılığın ve bereketin simgesi olan başağın oluşumu hayli zahmetli bir yolculuktur. İklimin, toprağın, havanın, güneşin, yağmurun ayrı ayrı beslemesini bekler. Şartların uyumu emekle birleşince bir buğday tanesinden birkaç başak, bir başaktan onlarca buğday hâsıl olur.

“BAŞAK VE İNSAN” yazısını okumaya devam et

SEV KENDİNİ

Kendini sevmek nasıl olur bilmiyor(d)um ben,

Ne yaparsa kendini sevmiş olur ki insan?

Kendini beğenmekten başka bir şey olsa gerek kendini sevmek. 

“SEV KENDİNİ” yazısını okumaya devam et

MESELE GELİŞEREK DEĞİŞMEK…

Değişmekle gelişmek arasında ki farkı anlayamamış olmaktan hâsıl olan bir sitem, bir kabullenememe hali var insanın.

Oysa dün görmezden geldiğin şeye bugün tahammül dahi edemiyor olabilirsin, dün güldüğün şeyi bugün saçma bulabilir, dün üzüldüğün şey bugün gündemin dahi olmayabilir. Önemli olan, bir kapıdan çıkarken arkanda neyin kalması, yanına neyi alman gerektiği konusunda isabetli olman, güç kazandıkça görgünün değerini düşürmemen. İnsan sadece büyüyen değil, duygularıyla, doğru ve yanlışlarıyla, zaafları ve güçlenen yanlarıyla gelişen de bir varlıktır.

“MESELE GELİŞEREK DEĞİŞMEK…” yazısını okumaya devam et

USÜL, ASILDAN EVLADIR

Solomon adalarının yerli halkı, balta ile kesemedikleri ağaçlar için ilginç bir yöntem kullanıyorlarmış; Ağacın etrafını sarıp kötü söz söyleyerek lanet okuyorlarmış ve ağaçlar bir süre sonra kendiliğinden solup devriliyormuş.

“USÜL, ASILDAN EVLADIR” yazısını okumaya devam et

KİM ACIDAN BESLENİYOR

Acının tarafı olmadığını savunan mı, acıyı kendinden olmayana mübah gören mi?
Kaynağı acı olan bir durum zaten besin değeri taşımaz da kullanıldığı hali ile ele alacak olursak, gördüğü, duyduğu, bildiği bir acı karşısında duyarsız kalamayan, görmezden gelemeyen, yok sayamayan ve en az acının muhatabı kadar yoğun yaşayan birinin duygu durumu ve ruh halini tahayyül etmek zor olmasa gerek.

“KİM ACIDAN BESLENİYOR” yazısını okumaya devam et

SADIK BİR NİYETLE…

Son bir kaç yıldır Ramazanın bendeki çağrışımı, “kalbin orucuna niyetlenmek”.
Her ibadetin fiziki faydasının yanı sıra sağladığı derin bir mana olduğuna, o mananın kalpteki etkisi ve bu etkinin sağlandığının alamet- i farikasının da devamlılığı olan iyi bir hâl kazanmak olduğuna inanıyorum.

“SADIK BİR NİYETLE…” yazısını okumaya devam et

YALNIZLIĞIN SENFONİSİ

Yalnızlığın, kimsesizlik olmayan yanını seviyor oluşum, ucuz bir yakınma ya da ansızın gelişen bir durum değil. Bunun nasıl zamana yayıldığını ve ruhuma musallat olduğunu fark ettiğimde şekva etmemeyi de öğrendim.

“YALNIZLIĞIN SENFONİSİ” yazısını okumaya devam et

BEŞİNCİ MEVSİM

Sesinizin kulaklara hislerinizin gönüllere sığmadığı zamanlarda yazmak, duyguların kayıt altına alınmasıdır.

“BEŞİNCİ MEVSİM” yazısını okumaya devam et