İNSAN İZ BIRAKANDIR

Entelektüellerin Hurafeleri kitabında şöyle bir cümle geçiyordu: “İnsan bir gelenektir. Her insan bir geleneğin mensubudur. Ya eski bir geleneğe eklenir ya yeni bir ‘trend’e mensup olur ya da yeni bir geleneği başlatır.” İnsanın tüm oluşum ve kuramların özü olduğuna vurgu yapan güzel bir tespit. İhtiyarî ya da gayriihtiyarî iz bırakandır çünkü insan. Sosyal ve ahlakî normlarımız bunun bir örneği sayılabilir. Bilinç düzeyimiz, mensup olduğumuz tarafın en belirleyici unsurudur. Cinsî tabiatımızı aşağı çeken kimi trendlere mensup olmak da yukarı taşıyan bir geleneği başlatmak da irademize bağlı bir durumdur.

“İNSAN İZ BIRAKANDIR” yazısını okumaya devam et

BETONLAŞMIŞ KÜÇÜK BİR KÖY      

Yiğit bu sabah iş makinelerinin sesi ile uyandı. Hemen cama koştu bir de ne görsün? Bir sürü iş makinesi daha düne kadar oynadığı çimenler, ağaçlar kesilmişti. İçinde biraz öfke ve üzüntü oluşmuştu. Çünkü yapılacak olan yeni alışveriş  merkezi için temel atılıyordu.

“BETONLAŞMIŞ KÜÇÜK BİR KÖY      “ yazısını okumaya devam et

HİÇLİĞİN AYNASI

Kendi sırrını keşfe çıktığında, dünyanın en cesaret isteyen yolculuğuna adım attığını, kimi zaman dipsiz bir kuyu gibi olduğunu ve birbirine tezat tüm duyguların aynı çıkmazda buluştuğunu anlıyor insan.

“HİÇLİĞİN AYNASI” yazısını okumaya devam et

BAŞAK VE İNSAN

Esnekliğin, uyumun, dayanıklılığın ve bereketin simgesi olan başağın oluşumu hayli zahmetli bir yolculuktur. İklimin, toprağın, havanın, güneşin, yağmurun ayrı ayrı beslemesini bekler. Şartların uyumu emekle birleşince bir buğday tanesinden birkaç başak, bir başaktan onlarca buğday hâsıl olur.

“BAŞAK VE İNSAN” yazısını okumaya devam et

ÖLGÜNLEŞEN

Çok şey birikti,

Çok şey… sessiz sonbahar ikindilerinde.

Son soba sıcağı geceden sonra

ÖLGÜNLEŞEN yazısını okumaya devam et

SEV KENDİNİ

Kendini sevmek nasıl olur bilmiyor(d)um ben,

Ne yaparsa kendini sevmiş olur ki insan?

Kendini beğenmekten başka bir şey olsa gerek kendini sevmek. 

“SEV KENDİNİ” yazısını okumaya devam et

MESELE GELİŞEREK DEĞİŞMEK…

Değişmekle gelişmek arasında ki farkı anlayamamış olmaktan hâsıl olan bir sitem, bir kabullenememe hali var insanın.

Oysa dün görmezden geldiğin şeye bugün tahammül dahi edemiyor olabilirsin, dün güldüğün şeyi bugün saçma bulabilir, dün üzüldüğün şey bugün gündemin dahi olmayabilir. Önemli olan, bir kapıdan çıkarken arkanda neyin kalması, yanına neyi alman gerektiği konusunda isabetli olman, güç kazandıkça görgünün değerini düşürmemen. İnsan sadece büyüyen değil, duygularıyla, doğru ve yanlışlarıyla, zaafları ve güçlenen yanlarıyla gelişen de bir varlıktır.

“MESELE GELİŞEREK DEĞİŞMEK…” yazısını okumaya devam et

BİR YOLCULUĞUN SERENCAMESİNDE DÜŞÜNME BOYUTU VE ÜSLUP

Bailey, “En çok yaşayan, en çok düşünendir” der. James Allen de aynı manayı, hareket, düşüncenin tomurcuklanması; neşe veya keder, onun meyvesidir. Ve insan, böyle kendi eseri olan acı-tatlı meyvelerle yaşar.” şeklinde ifade eder.

“BİR YOLCULUĞUN SERENCAMESİNDE DÜŞÜNME BOYUTU VE ÜSLUP” yazısını okumaya devam et

USÜL, ASILDAN EVLADIR

Solomon adalarının yerli halkı, balta ile kesemedikleri ağaçlar için ilginç bir yöntem kullanıyorlarmış; Ağacın etrafını sarıp kötü söz söyleyerek lanet okuyorlarmış ve ağaçlar bir süre sonra kendiliğinden solup devriliyormuş.

“USÜL, ASILDAN EVLADIR” yazısını okumaya devam et

COĞRAFYA KADERDİR

İbni-i Haldun’a atfedilen bu sözün ona ait olup olmadığı kesin değil. Mukaddime adlı eserinde sözü bu şekliyle okumasak bile anlatılmak istenen muhtevayı görüyoruz. Orta çağın büyük düşünür ve sosyoloğu olan İbn-i Haldun bu eserinde bize çevresel determinizmin en somut örneklerini gösteriyor.

“COĞRAFYA KADERDİR” yazısını okumaya devam et