
Yalnızlığın, kimsesizlik olmayan yanını seviyor oluşum, ucuz bir yakınma ya da ansızın gelişen bir durum değil. Bunun nasıl zamana yayıldığını ve ruhuma musallat olduğunu fark ettiğimde şekva etmemeyi de öğrendim.
İnsanların, toplumsal meselelere karşı mesafesi, bireysel olarak etken olmadığı düşüncesinin yarattığı bir hezeyandı benim için. Oysa konuşmak ya da dertlenmek için sorunun bizzat muhatabı olmak gerekmediği gibi çözümün de bir parçası olmak şart değildir. Bu minvalde yaşıyor olmam gerektiği hissini veren, eleştiriyi isyan, empatiyi melankoli olarak nitelendiren tutumların kaçışıydı o yalnızlık.
Aksi halde derinleşen bir boşluğa düşmek kaçınılmaz olacaktı. İnsan, bu yalnızlığa sevk edildikçe konuşmak kadar anlaşılmanın bir ihtiyaç, anlamanın da bir maharet olduğunu öğreniyor. Sorunlar, acılar tanıdık yüzlerde ve kendi mahallesinde yaşanıyorsa insanların vicdanlarında belki bir karşılığı oluyor ama öteki mahallede olduğunda herkes hakikatin üzerini örtecek kadar telaşlı, yorgun ve kör ne yazık ki. Yanı başında ki gerçeğe yüz çeviren aynı insanların, senaryosu kurgu olan bir film ya da bir hikâye karşısında gözyaşı döküyor olabilmeleri enteresan değil mi?
Kendi dışında gelişen olumsuzlukları vicdan terazisinde ölçmek, akıl süzgecinden geçirmek yerine görmemeyi ya da unutmayı seçiyorlar. Ne kadar kolay bir kaçış, hafızandan vazgeçmek… Bencillik, insanı katı bir umursamazlığa ve ölümcül bir kayıtsızlığa itebiliyor maalesef.
Çinliler lanet okumak için “Kahrolsun” demek yerine “Dilerim tuhaf zamanlarda yaşarsın “derlermiş. Böyle bir zamana mı denk geldi vicdanın, merhametin, empatinin, hakkaniyetin evrensel olduğuna inananlar. Zira inandıklarıyla yaşayabilecekleri bir iklim olmayınca mevsimsiz kalmayı tercih ettiler. İçimde yaşadığım münazaranın neticesinde sanki bir akıntı vardı ya kapılmam gerekti ya da karşı durmam. Bende ait olamadığım kalabalığın içinde yaşadığım yalnızlığın özgünlüğünü sevmeyi seçtim
Yalnızlaşan insanlar hissizleşiyorda,hissizleştikçe dahada insanlardan uzaklaşıyor
Bu mevsimde belkide yapılmak istenen tamda bu YAPRAK DÖKÜMÜ…
Günümüzde hüsnü zan yerine sui zan çok moda bir tutum son zamanların trendi çok bilmişçilik,karşısında ki kişiye durumu sorma nezaketinde dahi bulunmadan hmn kesin böyledir tutumu ile o insanı ekarte etmek hadsizce ve hissizce ..