MÜLTECİ

‘Aramızdaki temel fark ne biliyor musun? Sen insanlara baktığın zaman üniformalar, bayraklar ve din görüyorsun.’ Peki sen ne görüyorsun? İnsan, sadece insan. Seven, acı çeken, acıkan, üşüyen, korkan bir insan.’
(Seranad , Zülfü Livaneli)

Birini ötekileştirmek için onlarca sebep buluyoruz kendimize. Hepimizin içinde ve sayısız çehresi olan öteki yanımıza rağmen hem de.
Sevdiği birinden “ötekinin” nefret ettiği,
İnandığı biri şeyi “ötekinin” yalanladığı
Teslim olduğuna “ötekinin” isyan ettiği,
Doğru bildiğini “ötekinin” yanlışa çıkardığı.
O ötekine kaçımız kulak veriyor ve tanıyoruz.


Sokağımızda dolaşan, bankta yanımıza oturan, sahilde martıları seyreden, mahallemize yeni gelen herkesi başka hiçbir şey olarak görmeden sadece ‘insan’ olarak görebilmek asıl meselemiz.


Zihnimizde örülmüş çitlerin ötekileştirme sorularıyla başladığımız ön yargılı merhabalarımızın nedeni olan ilk soru; Nerelisin?
Neden ilk defa tanıştığımız kişiye bu soruyu sorma gereğini duyuyoruz? Sıradan bir merak mı sadece?


Hangimiz dünyaya; doğduğumuz yeri, yetiştiğimiz aileyi, konuştuğumuz dili, inandığımız dini, tenimizin rengini, soyluluğumuza karar verilen ırkı seçme hakkına sahip olarak merhaba dedik.


Kazananı olmayan, kaybedenlerin ise genelde masum insanların olduğu hırs savaşlarının ardında kalan, o savaşların en feci hallerini yaşamış, türlü badirelerden geçmiş, ekspresyonist üslûplarına aldırış edilmeksizin, yaşama tutunma çabalarının dahi küçümsendiği insanlara mülteci derken kendi ötekimizi nereye sığdırıyoruz.


Hayatın en bilinmez kelimesidir ‘yarın’. Yaşama gözlerimizi açtığımız ilk saniyelerden itibaren en yabancısı olduğumuz kavramdır bu kelime. Yarın dediğin bir gün, doğduğun yer, büyüdüğün aile, konuştuğun dil elinden alınmış bir şekilde kendi gurbetini yapayalnız yaşamaya başlarsın.


Aynı gökyüzünün altında sadece nefes almaktır artık senin için yaşamak. Doymak için geldiğin yerde doğduğun yer için yargılanırsın, tanımadığın insanlar tarafından yadırganıp, acıyarak bakan gözlerin retinasında kendi acziyetini görmekten utanırsın.


Senin de duyguların var mı sahi? Elinden tuttuğun çocuğunla özgürce gezebilir misin herkes kadar? Yüzmeyi bilmediğin için mi korkarsın denizden yoksa hak etmediğini düşünmene sebep olan asillerin bakışları mı kulaç atmana engel olan?
Sahi sen kimsin? Zaten önce kim olduğunu unutursun.

Ve sonra…

Kimliğinde ne yazarsa yazsın, adın sana sorulmadan değişmiştir.
Mülteci…

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s